ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şimdi bir derdim daha var, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne bir de demir yolunu monte etmek. Ona bir de demir yolunu monte ettiğimizde çok daha tabii farklı olacak." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün Adana ziyareti sonrasında Yeni Adana Müzesi'nde 81 ilden üniversite kazanan öğrencilerle gerçekleştirdiği Gençlerle Buluşma Programı'nın görüntüleri paylaşıldı.
Çanakkale'den geldiğini belirten bir gencin dizi, film izleme fırsatı bulup bulmadığına ilişkin sorusuna verdiği cevapta Erdoğan, "Doğrusunu konuşayım dizi film izleme imkanım hiç yok. Bütün derdim ülkeme yatırımlar, hizmetler. Çünkü eve girişim, yakın mesai arkadaşlarım bilir, gece 12'lere kadar çalışırım. Bazen bu 01.00'i de bulur ve ertesi gün mesaimi de ona göre başlatırım. Onun için de tabii öyle dizi film, bunlara vaktim yok ve daha çok özellikle acaba yarına hangi tür şeylerle çıkacağım. Ama az önce delikanlının ifade ettiği gibi haftada iki üç gün baskete zaman ayırmaya çalışıyorum." ifadelerini kullandı.
- "Bu örnek köprümüzle bizi çok anacaklar"
Erdoğan, 09.00, 09.30 gibi basketbol oynamaya çıktıklarını, haftada iki veya üç gün bunu yapmanın kendi zindeliği için isabetli olduğunu ifade ederek, akşam Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nden çıktıktan sonra 4-5 bin adım atmaya gayret ettiğini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti:
"Tabii sen Çanakkale'den geliyorum dediğine göre köprü ne alemde, söyle bakalım. Mükemmel değil mi? Tam bir kolye. Şimdi 13 Kasım Çanakkale'de aynen bu programı inşallah yapacağız. Fakat tabii o köprü gerçekten dünyada bir örnek ve bu örnek köprümüzle bizi çok anacaklar. Aynen, biliyorsunuz Amerika'da New York'ta Birleşmiş Milletler'in tam karşısında, çaprazında Türkevi'ni yaptık. Birleşmiş Milletler binasından daha yüksek, 36 kat. Açılışını işte şurada bir kaç hafta önce yaptık. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri de misafirimizdi. Onlarla birlikte böyle bir mutluluğu yaşadık. Ben Rabbime hamd ettim. 'Yarabbi' dedim, 'Bize böyle bir imkanı, böyle bir fırsatı verdin.' 4 yılda biz orayı bitirdik. Buna nokta atışı derler. Tam böyle geliyorsunuz Amerika'nın göbeğinde, New York'ta böyle bir binayı inşa ediyorsunuz."
- "O aşınmaz, delinmez denen dağları delerek bizler adeta Ferhat'la Şirin dizisini oynadık"
ABD'ye gittiklerinde tüm misafirlerini orada ağırlayacaklarını aktaran Erdoğan, şöyle konuştu:
"Tabii bu Türkiye'nin medarıiftiharıdır. Böyle bir şeyi de orada hallettik ama hepsinden öte hakikaten 18 Mart Çanakkale köprümüz, o bizim için ayrı bir iftihar vesilesi. Tabii yine Şehitler Köprüsü'nden sonra malum Fatih Sultan Köprüsü. Onun ardından Yavuz Sultan Köprüsü'nü yapmak bize nasip oldu. Şimdi bir derdim daha var, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'ne bir de demir yolunu monte etmek. Ona bir de demir yolunu monte ettiğimizde çok daha farklı olacak. Osmangazi Köprüsü'nü biliyorsunuz yaptık. Osmangazi Köprüsü'yle ayrı bir yerdeyiz. Bir diğer adım tabii Nissibi Köprüsü. O da çok çok hakikaten muhteşem bir köprü oldu ve o köprüyle birlikte de Keban üzerinden geçiş gerçekleşti. Ama en önemli bizim tabii attığımız adımlar, biz dağları deldik. Çok dağları deldik. Yani o aşınmaz, delinmez denilen dağları delerek bizler adeta Ferhat'la Şirin dizisini oynadık. Bundan daha güzeli olur mu?"
Soru sorarken duygu dolu anlar yaşayan bir genç de gençlik merkezlerinin ve kütüphanelerin çalışma saatleriyle kendi çalışma saatlerinin pek uymadığı, bu nedenle buraların daha fazla açık kalması talebini ve annesinin eve yemek davetini iletti.
Erdoğan, Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Meryem Tuncel'in "Ben size bir teklifte bulunacaktım. Annem güzel yemekler hazırladı. Bizim eve yemeğe gitsek" dediğini anlatarak, "Hocam sen de' dedim, 'İş bitti. Artık biz programlara gidiyoruz. Sen şimdi yemekten bahsediyorsun' dedim. Valide hanımın da çok güzel maharetleri varmış ama tabii artık onu inşallah bir başka gelişte... Sen de şimdi valideye söyleyeceksin." diye konuştu.
Aynı öğrencinin "Nevşehir'deyiz. Nevşehir'e bekliyoruz." sözlerine Erdoğan, "Sen alır gelirsin." karşılığını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ankara'da mesela bizim Millet Kütüphanesi 24 saat açıktır. Yani gençlik merkezlerinin de bizim planımızda 24 saat açık olması kaydı vardır. Ben döner dönmez bunu arkadaşlarla konuşacağım. Çünkü gençlik merkezlerinin de 24 saat açık olması... Eğer değilseler onları da 24 saat açık hale getiririz."
Aynı gencin "Son bir isteğim var, bize de dua eder misiniz?" sözlerine üzerine Erdoğan, "Rabbim gönlünüzden geçeni sizlere versin inşallah." şeklinde dua etti.
- "Seni kebaptan ve şalgamdan daha çok seviyoruz"
"Adana insanının orijinalliği sık sık gündem oluyor. Bu konuda bir anınız oldu mu sizi güldüren?" şeklindeki soru üzerine Erdoğan, "Şahin (Kendirci) en güzelini söyledi." dedi ve programda bulunan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten "şalgam hikayesini" anlatmasını istedi.
Ömer Çelik de bunun üzerine Erdoğan'la geçen anısını şu şekilde aktardı:
"Sayın Cumhurbaşkanımız siyasi yasaklıydı ve Adana'ya teşrif ettiler. Adana'da İstasyon Meydanı'nda ilk konuşmasını yaparken halen yasaklıydı, henüz yasağın önü açılmamıştı. Orada bir pankart açıldı, 'Seni kebaptan ve şalgamdan daha çok seviyoruz.' diye. Sonra, orada bir danışman arkadaşımız Sayın Cumhurbaşkanımıza dedi ki 'Efendim ben ilk defa böyle bir ifade gördüm.' Biz de dedik ki 'Efendim Adana'da bir insanın bir başkasına duyacağı aşkın en üst ifadesi budur.' Şimdi Sayın Cumhurbaşkanımızı kebaptan ve şalgamdan daha çok sevenler ayağa kalksın ve alkışlasın."
Daha sonra Adana denildiğinde akla kebap ve şalgam geldiğini belirten Erdoğan, "Kebabı yemeden, şalgamı içmeden öbür dünyaya gidenin vay haline." dedi.
- "Yaklaşık bu şekilde 10 bine yakın mektup yazdım"
Gençlerden birinin "Konya'daki gençler olarak sizleri çok özledik. En kısa sürede bizimle de lütfen buluşmaya gelir misiniz?" diye sorması üzerine Erdoğan, "Yakındır, kasım sonu gibi." yanıtını verdi.
Trabzon Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden bir öğrencinin bir sonraki programın Trabzon'da olmasını arzu ettiklerini belirtmesi üzerine Erdoğan, Trabzon programının tarihinin henüz belli olmadığını söyledi ve "Ama Trabzon da boşa çıkmaz." dedi. Aynı öğrencinin, "Bu ülkeye hizmet etmek için çok bedel ödediniz. Bunlardan biri de cezaevine girmekti. Cezaevinde hiç unutamadığınız bir anınız oldu mu? O günleri bize anlatır mısınız?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
"Cezaevindekilerin içindekileri anlattığımız zaman bir daha bizi içeri mi sokacaksınız? Oranın maceraları ayrıdır ama benim oradaki en önemli hayatım şuydu. Tüm günümü gelen ziyaretçilerimle geçirir, gece de sabah namazına kadar bana gelen mektupların cevabını yazardım ve yaklaşık bu şekilde 10 bine yakın mektup yazdım. Şimdi zaman zaman gittiğim bazı yerlerde o mektuplarla karşıma çıkanlar olur. Benim yazım da fena değildir. Hemen onu karşıma çıkarırlar. Bazıları da onu çerçeveletmiş. Böyle oradaki dört ay on günlük zamanımız oldu. Allahıma hamd ediyorum. Hani derler ya Medrese-i Yusuffiyye diye, hakikaten öyle bir hayat. O tabii bize birçok şeyi öğretti ama orada dersimi iyi çalıştım. Çıktıktan sonra da zaten fazla uzun sürmedi biliyorsunuz, kısa bir zamanda iktidar olduk."
Erdoğan'ın, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik'e, "Ne kadar zamanda iktidar olduk?" diye sorması üzerine Çelik, gençlerle bir anıyı paylaşmak istediğini bildirdi ve şunları söyledi.
"Siz cezaevindeydiniz, biz sizi ziyarete geliyorduk. Dışarıda 2-3 gün üst üste yaşlı bir teyzeyi gördük. Teyzeye 'Ne iş yapıyorsun, bir şeye ihtiyacın var mı?' diye sorduk. Cezaevinin karşısı arsaydı çünkü. Dedi ki 'Ben', bir ilimizi söyledi, 'Karadeniz'den kalktım geldim, Tayyip'e burada dua ediyorum. Sizden bir ricam var. Bu çay bardağını ona verin, bununla bir çay içsin, sonra da bardağı bana getirin hatıra olarak saklayayım.' dedi. Sadece sizi görmeye gelmişti.
Genç arkadaşlarımız şunu bilsin diye söylüyorum, bu büyük siyasi yürüyüşümüzün arkasında aynı zamanda bu kadar büyük bir bereket, bu kadar büyük dua vardır. Hem gençlerin hem 70 yaşında da olsa gönlü genç olanların bu büyük desteği vardır. Cezaevindeyken de vardı şimdi vardır."
- "Biz, duvarların diliyle konuştuk"
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden bir gencin, "İstanbul Gençlik Kolları Başkanıyken bu günleri hayal etmiş miydiniz, bu noktaya geleceğinizi düşünmüş müydünüz? " sorusu üzerine Erdoğan, "İstanbul Gençlik Kolları Başkanı olduğum zamanlarda Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, bu tür şeyleri düşünmekten öte bir dava adamı olarak ne yapmam gerekiyor diye hep bunu düşünür, bununla yatar, bununla kalkardım. Fakat, şunu şöyleyeyim, şimdi o tür günler yok. Yani, o Gençlik Kolları Başkanı olduğumuz dönemlerde bizi ancak duvarlar anlatır. Duvarların dili olsa da konuşsa, onlar anlatır. Şimdi ben ne söylersem o boştur. Biz, duvarların diliyle konuştuk. Duvarların diliyle hep geleceği şekillendirdik ve hamd olsun malik-ül mülk olan Allah'tır. Rabbim, ne tayin ettiyse o olur ve o oldu." diye konuştu.
Süleyman Çelebi'nin, "Ol dedi bir kerre var oldu cihan, olma derse mahvolur ol dem heman." sözlerini hatırlatan Erdoğan, "Mevlam ne yazıyorsa o oluyor. Şairin dediği gibi kaderin üstünde bir kader vardır." ifadelerini kullandı.
(Bitti)