ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İYİ Parti'li Lütfü Türkkan'ın sözlerine ilişkin, "Bingöl'deki edepsizliğin sonuna kadar takipçisi olacak, bu şahsın milletvekilliğinin sonlandırılması dahil en ağır bedelleri ödemesi için siyasi ve hukuki tüm imkanları kullanacağız." dedi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslenen Erdoğan, İYİ Parti'li Lütfü Türkkan'ın Bingöl'de şehit yakınına yönelik sözlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve "Bingöl'de yaşanan hadiseyi, failinin geçmişteki yanlışlarından itibaren kim olduğundan başlayarak şöyle kısaca bir hatırlayalım." ifadelerini kullanarak Türkkan ile ilgili bir video izlettirdi.
Erdoğan videonun gösterilmesinin ardından şu ifadeleri kullandı:
"Gördüğünüz gibi neresinden tutsanız rezillik, neresinden tutsanız terbiyesizlik, neresinden tutsanız saygısızlık, neresinden tutsanız alçaklık olan bir skandalla karşı karşıyayız. Kardeşinin gencecik bedeni, PKK terör örgütü tarafından paramparça edilen bir şehit yakınının feryadını, onun namusuna, şimdi açıyorum bacısına en ağır hakaretleri, küfürleri yaparak bastırmaya çalışmak her şeyi bir kenara bıraktık, insanlığa sığmaz. Üstelik bu kişi ve avanesi, önce yapılan rezilliği inkar etmeye, hatta şehit yakınını suçlamaya çalıştılar, sonra her şey belgesiyle ortaya konunca kabul etmek zorunda kaldılar. Şehitlik makamının değerini kavrayamamış olmanın ötesinde, insanlıktan da nasibini almamış bu siyasetçi müsveddesinin 'milletvekili' sıfatına da o kutlu çatının altında bir dakika bile durmaya hakkı yoktur. Partinin grup başkanvekilliğinden veya genel başkan yardımcılığından ayrılması, bu iş için bir çıkış yolu değildir. Artık sözde milletvekili olan bu kişinin parlamento çatısı altında yerinin olmaması lazım. Kaldı ki başında bir bayan genel başkanın olduğu bu partide, bir şehidimizin bacısına küfür edilmesi karşısında genel başkan bayanın buna tahammül etmemesi ve kesinlikle bu zatı partisinden ihraç etmesi gerekir. Duruş bu olması gerekir. Ama ne yazık ki neymiş? İşte başkan yardımcılığından ihraç etmişler. Kimi aldatıyorsunuz ya? Kimi kandırıyorsunuz? Al birini vur öbürüne. Geçmişi benzer pek çok edepsizliklerle dolu bu siyasetçi müsveddesini ısrarla el üstünde tutanların sorumluluğu buradaki görüntünün failinden daha az değildir. Sadece bir kamu bankası olan Ziraat Bankasına 36 milyon dolar şu anda borcu olan ve henüz bu borcu temizleyememiş olan bu kişi, aynı zamanda Kocaeli'nde biliyorsunuz yine devlete ait arazileri işgal etmiş ve bu işgal sebebiyle de çok ciddi orada sıkıntılar yaşanmıştı."
- "Kadın STK'lar siz ne iş yapıyorsunuz?"
Erdoğan, "Bizim inancımızda ve kültürümüzde her birimizin annesi, bacısı, eşi, kız evladı herhangi bir birey olmanın ötesinde değere ve dokunulmazlığa sahiptir. İYİ Parti'nin başındaki hanımefendi şehitlik makamına, şehit yakınına, milli ve manevi değerlerimize kıymet vermiyorsa, hiç değilse kendi cinsiyetinden birisine yönelik bu ağır hakarete tepki göstermelidir." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, kadın STK'lara da şu sözlerle seslendi:
"Peki kadın STK'lar siz ne iş yapıyorsunuz? İlla, sizin örgütünüze ait bir bayana, bir kadına küfür edilirse, hakaret edilirse o zaman mı ayağa kalkacaksınız? Bir şehidimizin bacısına küfür edildiği zaman, hakaret edildiği zaman niçin sokaklara dökülmüyorsunuz? Neden bunun hesabını sormak için yollara çıkmıyorsunuz? İlgili ilgisiz her konuda kadın hakları diyerek ortalığı birbirine katanların, şehidimizin kız kardeşine yönelik bu iğrenç saldırı karşısında derin bir sessizliğe gömülmelerini de hafıza kayıtlarımıza nakşediyoruz."
- "Hani sen kadın haklarını savunuyordun?"
"Ana muhalefetin başı, daha 2 gün önce yaptığı açıklamalarda kadın haklarından, kadına şiddetten, kadınlarımıza yönelik hakaretlerden bahsediyordu." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ana muhalefetin başı? Bu nedir bu? Şehidimizin bacısına yapılan bu saldırıyı acaba siz nereye kadar görmezlikten geleceksiniz? Hani sen kadın haklarını savunuyordun? Mecliste aynı renk ve aynı sloganlarla bezeli maskeler takan sözde genel başkanlar, sözde siyasetçiler, sözde sivil toplum kuruluşu temsilcileri vardı. Bunların hiçbiri de şehit yakınına hakaret eden bu rezil şahsın terbiyesizliğine karşı derhal harekete geçmemekle aslında amaçlarının başka olduğunu göstermişlerdir. Her kim bu ülkede bir daha 'İstanbul Sözleşmesi' diye başlayan bir cümle kurarsa ona en başta ve en çok kendi adlarını sapkın ideolojik ajandaları uğruna istismar ettiği için kadınlarımız tepki göstermelidir. Yine bu konuda, sürekli kadınların, şehit yakınlarının, gazilerin hakları ile ilgili esip gürleyen CHP tarafında bıraktık Genel Başkanı, herhangi bir seviyede tepki gösterilmemesi, arka plandaki kirli pazarlıkların ispatıdır. Buldukları her fırsatta şehit yakınlarını ve gazileri tahrik eden, adını istismar etmekten başka kadına faydası dokunmayan zihniyetin asıl yüzü, Bingöl'deki hadiseyle bir kez daha ortaya çıkmıştır. Hayatları boyunca, milletin hayrına tek bir iş yaptıkları, ülkeye herhangi bir eser ve hizmet kazandırdıkları görülmemiş olanların, kendi akıllarınca iktidar hevesine kapılmakla bile ne derece nobran, ne derece küstah, ne derece terbiyesiz hale gelebildiklerini hep birlikte takip ediyoruz. Rabbim ülkemizi ve milletimizi bu çirkin ve alçak zihniyetin şerrinden muhafaza eylesin diyorum. Bingöl'deki edepsizliğin sonuna kadar takipçisi olacak, bu şahsın milletvekilliğinin sonlandırılması dahil en ağır bedelleri ödemesi için siyasi ve hukuki tüm imkanları kullanacağız. Lafa gelince milliyetçiliği kimseye bırakmayanların, hatta kurdukları ittifaka 'millet' adını verenlerin aslında millete nasıl baktıkları bu tür örneklerle açıkça ortaya çıkmaktadır."
(Sürecek)