Yeniçağ gazetesi yazarı Murat Ağırel, bugünkü yazısında orman yangınlarının sürdüğü bölgelerden izlenimlerini aktardığı yazasında, belediye başkanlarının ‘uyarılarının’ yetkililer tarafından duyulmadığını ve gönüllülerin engellendiğini belirterek, “Yangınlardan önce Milas Akbelen'de köylüler bir direniş veriyordu. Kömür havzalarını açmak için ağaçlar kesilmesin köyler boşaltılmasın diye. Şimdi ortalık yangın yeri, ciğerlerimiz yanıyor orman yetkilileri söz konusu alanda Akbelen ormanındaki ağaçları kesmeye başlamışlar” dedi.
Türkiye’nin 11 gündür orman yangınlarıyla boğuştuğunu yazan Ağırel, “Köyceğiz Ağla Mahallesi Gökçeova Göleti'nden Beyağaç'a doğru giden büyük yangın var ve izleniyor ne yazık ki. Bu bölge sık yerler. Yüzyıllık ağaçlar var. Yapılan müdahale, sadece ağaçlar kesilerek yol açıyorlar. Havadan müdahale yok. Karadan sadece yollar açılarak başka yerlere sıçramasının önüne geçilmeye çalışılıyor” diye yazdı.
Yangın bölgelerinde olduğunu yazan Ağırel, "Bodrum, Muğla, Aydın tüm yangın yerlerinde hem çalışmalara katıldım hem de çalışmaları yerinde izledim, izliyorum. Yüreğim yanıyor inanın. Göz göre göre yanıyor her yer. Yapılan müdahaleler yeterli olmuyor. Daha küçük bir kıvılcım iken müdahale edilmesi gereken yerlerin dev yangınlara dönüşünü bizatihi gördüm. Herkes bir şeyler yapmaya çalışıyor.Ama ulaşılması zor yerler, sarp arazilerden bahsediyoruz. Toplanıp dumanların ilk çıktığı yere gidene kadar zaten iş işten geçmiş oluyor. Bu yüzden havadan müdahale diye bas bas bağırıyoruz” dedi.
“Milas Belediye Başkanı, Bodrum Belediye Başkanı, Marmaris, Antalya Belediye Başkanları feryat etti, uyardı seslerini duymadılar. Sosyal medyadan seslendiler ilgililer yine duymadılar” diyen Ağırel, sahadaki izlenimlerini özetle şöyle aktardı:
Orman işçileri, itfaiyeciler, köylüler, gönüllüler, sağlık çalışanları, veterinerler, doktorlar, aşçılar, ev kadınları, öğrenciler, sivil toplum kuruluşları ellerine ne geçirirlerse müdahale etmeye çalışıyorlar.
Basın mensupları, gazeteciler ki kimi kastettiğimi biliyorsunuz. Malum medya mensupları yangınlara olağanüstü müdahale edildiği haberlerini veriyor. Gerçeği anlatmaya çalışan bizler ise engelleniyoruz.
Yangın yerlerine giriş engellendi.
Termik santral yanarken biliyorsunuz akreditasyon uygulandı. FOX, HalkTV gibi yayın organları yasaklandı.
Amaç ne? Halkın doğru haber alma hakkını engellemek.
Bu sefer yangın yerlerinde olan gönüllüler engellendi. Neden diye sormayın mantıklı açıklaması yok. Çünkü TV kanalları susarken bölgeden haber sahadaki gönüllülerden geliyordu.
Bu yüzden müdahalelerde iktidarın nasıl eksik kaldığı, organizasyon bozukluğu apaçık görülüyordu.
Şimdi tüm amaç bunu engelleyip, onun yerine yandaş kanallarla birlikte ‘bakın ne kadar güzel müdahale ediliyor’ görüntülerini gösterecekler.
İktidar buradan bir zafer çıkarmaya çalışacak.
Canları pahasına görevlilere yardım eden, inanılmaz işler yapan gönüllülerin bölgeye girmelerinin engellenmesi, topladıkları yardımlara el konulması hangi akla, mantığa sığıyor?
Gönüllüler, sivil toplum kuruluşları çalışırken bunu koordine etmek yerine, yasaklamak akıl tutulması olsa gerek.
Ama HalkTV'nin başarılı muhabiri Erdinç Yılmaz, bölgedeki köylülerin, "Kuveytli Yakup" adlı bir kişinin Antalya/Manavgat/Kalender köyünde çöp poşetlerinin içinde balya balya para dağıttığı iddiasını aktarınca şüpheye düştüm.
İddiaya göre, Samsun'da yaşayan bir iş insanıymış ve din kardeşi olduğu için buraya yardıma geldiğini söylemiş. Bu paralar gerçekten yardım amaçlı mı dağıtıldı bilinmez ama kokusu yakında çıkar.
Çünkü aklıma geldi, yangınlardan önce Milas Akbelen'de köylüler bir direniş veriyordu. Kömür havzalarını açmak için ağaçlar kesilmesin köyler boşaltılmasın diye. Şimdi ortalık yangın yeri, ciğerlerimiz yanıyor orman yetkilileri söz konusu alanda Akbelen ormanındaki ağaçları kesmeye başlamışlar.
Hele şu yangınları tamamen bir söndürelim bu iddiaları da araştıracağız.”
Yazının tamamını okumak için tıklayınız