banner89

banner88

5 soruda Polonya-Belarus sınırında göçmen krizi

Avrupa Birliği'nin (AB) yürütme organı olan Avrupa Komisyonu, Belarus lideri Aleksandr Lukaşenko'yu, göçmenleri kolay giriş vaadiyle AB sınırına toplamakla suçladı

DÜNYA 10.11.2021, 15:57
5 soruda Polonya-Belarus sınırında göçmen krizi

Avrupa Birliği'nin (AB) yürütme organı olan Avrupa Komisyonu, Belarus lideri Aleksandr Lukaşenko'yu, göçmenleri kolay giriş vaadiyle AB sınırına toplamakla suçladı.

Komisyona göre Lukoşenko bu politikası kapsamında "insanlık dışı ve gangstervari" bir yaklaşım benimsedi.

Lukaşenko ise "sorunun mimarı olduğu" suçlamasını reddediyor.

Halen Polonya-Belarus sınırında en az 2 bin göçmen bulunuyor.

Son göçmen kriziyle ilgili merak edilen soruları yanıtladık.

1. Avrupa'ya yönelik yıllardır süren göçmen dalgasında rota neden kıtanın kuzeyine çevrildi?

2015 yılında başlayan son büyük göç dalgası Afrika, Orta Doğu ve Afganistan kökenlileri Avrupa Birliği (AB) ülkelerine yönelten bir göçmen akımıydı. O yılların ana göç rotası Akdeniz ya da Balkan ülkeleri üzerindendi. 2015 yılının Nisan ayında Akdeniz'de mültecileri taşıyan beş geminin batması ve 1200 mültecinin hayatını kaybetmesiyle göçmen krizi AB'nin de ana sorunlarından biri haline geldi.

Başta Macaristan olmak üzere, Slovenya, Slovakya gibi özellikle bazı Orta Avrupa ülkeleri Brüksel'le çatışmayı da göze alarak kendi sınırlarını dikenli tellerle göçmen akımına karşı kapatma yolunu izlerken, AB de Avrupa Sınır ve Sahil Koruma Teşkilatı'nın (Frontex) yardımıyla krize karşı merkezi önlemler almaya çalıştı. Öncelikli hedef Akdeniz'deki yasadışı geçişlerin engellenmesiydi.

İtalya'nın organizasyonuyla gündeme gelen ve askeri birliklerin görev yaptığı Poseydon Deniz Harekatı ve sonra da AB'nin Akdeniz'i kontrol almaya yönelik büyük yatırımlarıyla gerçekleşen Triton Deniz Harekatı'yla mülteci akımı büyük ölçüde engellendi.

Buna paralel olarak Frontex, Balkan ülkelerinde de önlemler aldı. Yunanistan-Türkiye ve Bulgaristan- Türkiye sınırlarına dikenli tellerle geçişleri kısmen engelleyen duvarlar çekildi. Adalar üzerinden geçişleri kontrol altına almak için AB fonlarıyla sahil güvenlik birimleri kuruldu, bu birimler zamanla genişletildi.

Ve son olarak burada anılması gereken önemli bir gelişme de AB ve Türkiye arasında 18 Mart 2016 tarihinde yürürlüğe giren "Göçmen mutabakatı" oldu. Bu anlaşma Türkiye topraklarına giren yaklaşık 3 milyon mülteciye bulundukları alanlarda barınma ve yaşama imkânları sunarak Türkiye üzerinden AB'ye yönelik göç dalgasının önünü kesti.

2020 yılından itibaren göç dalgası Akdeniz'den kuzeye, Belarus istikametine döndü. Bu gelişmenin gerisinde 2020 yılında çok tartışmalı bir seçimle ve muhaliflerini hapse atarak iktidarı elinden bırakmayan Belarus lideri Aleksandr Lukaşenko'nun olduğu söyleniyor.

2. Polonya ve Baltık ülkeleri kaçak göçmen akımına karşı ne gibi önlemler aldı?

Göç rotasının Avrupa'nın kuzeyine dönmesiyle, Belarus'la sınırları olan ülkelerin zor durumda kalacakları açıktı.

Polonya ve Baltık ülkeleri de önlemler almakta gecikmediler. Önce Polonya, ardından da Litvanya sınırları boyunca duvarlar ve dikenli tel örgülerden oluşan engeller inşa etmeye başladılar.

Polonya zaman geçirmeden sınır önlemleri alınması kapsamında bölgesel olağanüstü hal ilan etti. Sınır koruma birliklerinin yanı sıra, gerekirse ordu birliklerini de harekete geçireceğini açıkladı.

Bu süreçte ilginç noktalardan biri de, pek çok konuda Varşova yönetimiyle tartışmalar yaşayan AB'nin sınır güvenliği konusunda Polonya'ya tam destek vermesiydi.

Belarus sınırının kapatılması için gerekli olan 407 milyon dolarlık proje AB tarafından finanse edildi. AB eğer Polonya ihtiyaç duyarsa sınır güvenliğini sağlamak için Frontex örgünden kadro desteği de verilebileceğini açıkladı.

Polonya ve Baltık ülkelerinin aldıkları önlemler normal koşullarda sınır güvenliğinin sağlanması için yeterliydi. Ancak binlerce kişinin, Belarus topraklarında merkezi ve açık bir şekilde organize edilen göç dalgasını sorunsuz bir şekilde engellemek için yeterli değildi.

Buna rağmen Polonya ve Baltık ülkeleri sınırı tamamen kapatarak ve sınıra askeri birlikler göndererek mülteci akımını kontrol altına almayı başardılar.

3. Polonya'nın öncelikle Belarus'u ve bu ülkeyi desteklediği için Rusya'yı, "ülkeyi göçmen baskısı altında bırakmakla" suçlamasında gerçeklik payı var mı?

2020 seçimlerindeki tavrı nedeniyle çok eleştirilen ve ardından bir Ryanair uçağını muhalif bir gazeteciyi taşıdığı için zorla indiren Belarus, AB tarafından yaptırımlarla karşı karşıya bırakılmıştı.

Belarus lideri Lukaşenko ise AB'yi açıkça tehdit etmiş ve bu yaptırımlara karşılık olarak ülkenin mülteci politikasını AB'yi zor durumda bırakmak için değiştireceklerini ilan etmişti.

Belarus'un tavrı Rusya tarafından da destekleniyordu. Putin'in en önemli muhaliflerinden siyasetçi Aleksey Navalni'nin zehirlenmesinin ardından AB'nin yaptırım uyguladığı Rusya açısından da göçmen akımıyla AB'yi zor durumda bırakmak uygun bir taktik gibi görünüyordu. Rusya, Lukaşenko'dan bu konuda desteğini esirgemeyeceğini net bir şekilde ifade etti.

Lukaşenko'nun 2020 yılı başında "Göçmenlerin AB üye ülkelerine gidişi artık Belarus yetkilileri tarafından engellenmeyecek" açıklamasının ardından bu ülkeden Polonya ve Baltık Cumhuriyetleri, özellikle de Litvanya istikametinde harekete geçen göçmen sayısının artması arasında doğrudan bir bağlantı var.

Akdeniz ya da Ege Denizi üzerinden hem dalgalarla boğuşarak ve hem de AB sınır güvenlik muhafızlarına yakalanmamaya çalışarak süren zorlu mülteci akımı yerine bu tarihten itibaren mülteciler, pek çok ülkeyle vizesiz seyahat anlaşması olan Belarus'a gidip oradan karayolu üzerinden Polonya'ya ya da Baltık ülkelerine geçmeyi tercih eder duruma geldiler.

Litvanya'ya 2021'in sadece iki ayında gelen göçmen sayısı, 2020 yılında gelen tüm göçmenlerin sayısından 50 kat fazlaydı.

4. Avrupa Birliği son krizde nasıl bir politika izledi?

AB'nin merkezi göçmen politikasında 2015 yılındaki ilk göçmen akımından bu yana değişiklikler yaşandı.

İlk aylarda AB içinde özellikle Macaristan tarafından temsil edilen "ulusal sınırların korunması" politikasına karşı çıkan, AB'nin dış sınırların güvenliğine önem veren strateji, Akdeniz ve Ege Denizi üzerinden teknelerle devam eden göçman akımının bir türlü engellenememesi üzerine terk edildi.

Daha sonraki yıllarda AB bir yandan Schengen dış sınırlarını güçlendirmeye çalışarak, ama öte yandan zaman zaman üye ülkeler arasındaki sınırlarda da kontroller uygulayarak bir tür kademeli göçmen filtre sistemini devreye sokmaya çalıştı.

Öte yandan Türkiye ile olan göç anlaşmasının da yenilenmesiyle AB'ye yönelik göçmen akınının önüne geçilmeye çalışıldı.

Özellikle Almanya'nın, kontrollü bir şekilde ve çok sayıda göçmen kabul etme tercihi, diğer ülkeler tarafından izlenmedi. AB'nin mülteci kotası önerisi de bir türlü hayata geçmedi.

Vişegrad ülkeleri olarak adlandırılan dört Orta Avrupa ülkesinin (Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Slovakya ve Polonya) topraklarına Brüksel'in kesin tavrına rağmen mülteci kabul etmeyeceklerini ilan etmeleriyle "göçmen sorunu" AB'nin iç işleyişini ve istikrarını tehlikeye sokan en büyük risk faktörü haline geldi.

Bunun da etkisiyle 2021 yılında AB'nin göçmen politikasında değişiklikler gözlemlendi. AB, Polonya'da ve Bulgaristan'da göçmenlere karşı duvar ve tel örgüler inşasına onay ve hatta destek vererek göç politikasında yeni bir rota çizdi.

GETTY IMAGES

5. Avrupa'ya yönelik göçmen akımı, AB ülkelerinde siyaseti nasıl etkiliyor?

Gözlemciler ve siyaset uzmanları Avrupa ülkelerinde son 10 yılda giderek yükselen milliyetçilik ve bir türlü denetlenemeyen göç akımı arasında doğrudan bir bağlantı olduğu kanısındalar.

Başka ülkelerden, farklı kültürlerden insanların herhangi bir denetime de uğramadan Batı toplumlarında birden ortaya çıkmaları bu ülkelerdeki toplumsal mutabakat açısından bir risk olarak değerlendiriliyor..

Milli değerler doğrultusunda siyaset yapan partiler ülke sınırlarının kapatılmasını, yabancılara ülkede yaşama ve çalışma izni verilmemesini savunuyorlar.

Milliyetçi siyasetler denetimsiz bir şekilde ve zor kullanarak ülkeye girmeye çalışan yabancılara karşı duyulan korkuyu siyaset alanında oya tahvil etmeye çalışıyorlar.

Bu gelişme özellikle de ülkede yabancıların oranının ay olduğu, dolayısıyla yabancı kültürlerin bilinmediği Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde çok daha belirgin.

Haber, kaynağından değiştirilmeden aktarılmıştır

Yorumlar (0)
6
kapalı
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 16 44
2. Fenerbahçe 16 36
3. Samsunspor 16 30
4. Göztepe 16 28
5. Eyüpspor 17 27
6. Beşiktaş 16 26
7. Başakşehir 16 23
8. Gaziantep FK 16 21
9. Antalyaspor 16 21
10. Kasımpasa 16 20
11. Konyaspor 16 20
12. Rizespor 16 20
13. Trabzonspor 16 19
14. Sivasspor 17 19
15. Alanyaspor 16 18
16. Kayserispor 16 15
17. Bodrumspor 16 14
18. Hatayspor 16 9
19. A.Demirspor 16 5
Takımlar O P
1. Kocaelispor 17 35
2. Bandırmaspor 17 33
3. Karagümrük 17 31
4. Erzurumspor 17 29
5. Keçiörengücü 17 27
6. Igdir FK 17 25
7. Amed Sportif 17 25
8. Ahlatçı Çorum FK 17 25
9. İstanbulspor 17 24
10. Ankaragücü 17 24
11. Manisa FK 17 23
12. Pendikspor 17 23
13. Gençlerbirliği 17 23
14. Esenler Erokspor 17 22
15. Boluspor 17 22
16. Ümraniye 17 22
17. Şanlıurfaspor 17 21
18. Sakaryaspor 17 21
19. Adanaspor 17 14
20. Yeni Malatyaspor 17 -3
Takımlar O P
1. Liverpool 17 42
2. Arsenal 18 36
3. Chelsea 18 35
4. Nottingham Forest 18 34
5. Newcastle 18 29
6. Bournemouth 18 29
7. M.City 18 28
8. Fulham 18 28
9. Aston Villa 18 28
10. Brighton 18 26
11. Brentford 18 24
12. Tottenham 18 23
13. West Ham United 18 23
14. M. United 18 22
15. Everton 17 17
16. Crystal Palace 18 17
17. Wolves 18 15
18. Leicester City 18 14
19. Ipswich Town 18 12
20. Southampton 18 6
Takımlar O P
1. Atletico Madrid 18 41
2. Real Madrid 18 40
3. Barcelona 19 38
4. Athletic Bilbao 19 36
5. Villarreal 18 30
6. Mallorca 19 30
7. Real Sociedad 18 25
8. Girona 18 25
9. Real Betis 18 25
10. Osasuna 18 25
11. Celta Vigo 18 24
12. Rayo Vallecano 18 22
13. Las Palmas 18 22
14. Sevilla 18 22
15. Leganes 18 18
16. Deportivo Alaves 18 17
17. Getafe 18 16
18. Espanyol 18 15
19. Valencia 17 12
20. Real Valladolid 18 12
Kocaeli Haberleri