Bugün İslam’ı yaşıyoruz diyoruz ama yaşanan İslam, Hz. Muhammede İkra ile gelip Kerbela’da biten. Yani peygamber efendimiz ve dört halifeler zamanında Muhammedî dini yaşıyorduk, şimdilerde ise Muhammedî dini değil Muaviye ve Emevîler dinini yaşıyoruz. Bu nesil şimdi bir de siyasi İslam teorisi ile mülk Allah’ındır, biz emanetçisiyiz diyor. Ama İslam’ın siyasetin, iktidarın her türlü nimetlerinden istifade ediyor.
Son zamanlarda muhafazakâr kesimin büyük bir kısmı dünya nimetlerinden faydalanmak adına İslam ve adalet çizgisinden, yörüngesinden çıkmış, freni patlamış tır gibi fren yapamaz hale gelmiş dünya nimetleri karşısında darmaduman olduğu aşikardır. Yani anlayacağınız önce süte süt karıştı, sonra söze yalan, mideye haram, namusa namussuzluk ve zina işte burada bozulmaya başladı her kesim. Eskiden SSCB yani Komünizm yıkılsın diye can atardık Gorbaçov’la birlikte bu gerçekleşti. Dünyanın jandarmalığı ABD’ye kaldı o da İslam ve İslam devletleri için kötü oldu bunu sağ cenah olarak göremedik. Bu olay, yani Komünizm- Sosyalizm muhafazakâr kesimi sosyalleştiremedi, laik sistemi kabullendiremedi iktidar ve dünya nimetleri iş güç, servet, makam, para paylaşımında birbirine düşürdü insanımız darmaduman tuzla buz oldu. Bu ülkede öyle bir konuma geldik ki son zamanlarda, Kuran’dan hadislerden, dindarlıktan değil dincilerde en çok satılan ve en çok alınan fakat hiç kullanılmayan tek şey din haline geldi. Bunu satın alan halk problemlidir! Satın alan halkın zihin yapısı da problemlidir. Bu problemlerin faturasını millet olarak ödüyoruz. En zor iş çağdışı insan malzemesiyle çağdaş işler yapmaya kalkışmaktır. Bütün bunları göre göre İslam ülkeleri olarak nereye gidiyoruz, yoksa nereye gittiğimizi görmüyor muyuz?
Hoca Nasrettin’i eşeğe ters otururken görmüşler, sormuşlar; ‘‘Neden ters oturuyorsun’’ diye. ‘‘Arkadan gelen riskleri görüyorum’’ diye cevaplamış. ‘’Önden gelen riskler ne olacak hocam’’ diye sorulduğunda ‘’Onu eşekte görür’’ demiş. Biz millet olarak her türlü riski görmeliyiz. Soran sorgulayan, yargılayan, nedenini niçinini hep irdeleyen, araştırmacı, Hz. Ali’nin dediği gibi, ‘’Sermayem doğruluğumdur’’ diyen kendi çıkarlarımızdan önce vatanın milletin çıkarlarını koruyan bir toplum olmalıyız. Her söyleneni koyunun kaval dinlemesi gibi dinleyen biri değil.
Dervişe deve türkü söyler mi demişler,
Derviş; ‘’Dinleyecek eşek bulursa gazel bile okur’’ demiş.
Allah Müslüman Türk milletine eski köye yeni adetler çıkaran, havaya taşı atıp başını altına tutan nesiller yetiştirmeyi nasip etsin.