Çocuklar için babaları kahramandır. O kahramanları dünya değiştirse de ölene kadar gözündeki o kahraman imajını hiç kimse asla silemez.
Benim de kahramanım babamdı. Hayata bakışımı, duruşumu, mücadele ruhunu ondan öğrendim. O benim öncüm değişmez hayat komutanım oldu.
Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun evladı Furkan Yazıcıoğlu için de aynı durum söz konusu. Muhsin Yazıcıoğlu’nu seven binler olsa da kimse Furkan Yazıcıoğlu kadar O’nu sevemez. Furkan Yazıcıoğlu’nun kendi kahramanına (babasına) olan sevgisinin önüne de geçemez.
Hayatta ki en acı olay, insanın kaybettiği yakınının ölüm nedenini bilmemesidir. Biz ölümü elbette kader olarak kabul ederiz. Her fani ölümlüdür. Ama her ölümün de bir sebebi vardır. Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümünün üzerinde bulunan gölgeler doğal olarak Furkan Yazıcıoğlu’nun bu işin peşini bırakmaması için en büyük sebep olarak karşımıza çıkıyor. Bu soru işaretleri yaşanan o kazanın oluş biçimi nedeniyle (sadece kaza demekle yetiniyoruz) Suikast mı olduğu sorusunu aklımızdan çıkartmıyor!
O gün ne oldu?
Kahramanmaraş'ın Göksun ilçesinde 25 Mart 2009'da düşen helikopterde bulunan Muhsin Yazıcıoğlu, BBP Sivas İl Başkanı Erhan Üstündağ, yardımcısı Yüksel Yancı, BBP Sivas Belediye Meclisi Üyesi Adayı Murat Çetinkaya, İHA muhabiri İsmail Güneş ve Pilot Mustafa Kaya İstektepe hayatını kaybetti.
Kamuoyu saatlerce yanlış bilgilendirildi, arama ve kurtarma ekipleri yanlış yönlendirildi, helikopter de bulunan ve çok iyi tanıdığım İHA Muhabiri İsmail Güneş’in telefon trafiği herkesi ümitlendirdi. Sonra aniden telefon da kesildi? Bir daha ulaşılamadı! Ama saatlerce açık olan bu telefon üzerinden yer tespiti yapılamadı! O telefon konuşmalarının tamamı kamuoyu ile paylaşılmadı!
Muhsin Yazıcıoğlu’nun otopsi raporu tartışıldı! O kırıkların nasıl oluştuğu karanlıkta bırakıldı! Helikopter üzerinden uçuş yapan uçaklar anlatıldı. Onlarca cevap bekleyen sorular var. Bu sorular olayın yaşandığı 2009 yılından bu yana bir türlü cevaplanmıyor!
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ve örgüt yöneticilerinin talimatları ile müdahale edilerek, örgütün amaçları doğrultusunda yönlendirildiği iddiasıyla 19 kişinin yargılandığı dava devam ediyor. Dava avukatı Veysel Aşkın, son görülen duruşmada tanık olarak dinlenen Mustafa Kemal Süler'den helikopter içinden çekilmiş bir görüntü olduğunu öğrendiklerini anlattı. İlginç bir iddia böyle bir görüntü davanın seyrini değiştirir. Neler yaşandığı ile ilgili net bir bilgi ortaya çıkar.
Yine davanın avukatı olan Mehmet Cemal Erkoç’un bir açıklaması var ki bu bölüm çok önemli, “soruşturma en başından beri gizli yapılıyor. Dosyanın içerisinden bizim bile alamadığımız bilgiyi, tanık nasıl elde ediyor. Tanık bu görüntüye nasıl ulaşıyor?”
Avukat Aşkın davanın süreci ile ilgili açıklamada, "Helikopter firmasının 2009'da genel müdürü olan Mustafa Kemal Süler isimli şahıs, helikopterin içinden çekilmiş bir videoyu izlediğini, hava şartlarını oradan gördüğünü söyledi. Oysa ne dosyada ne bizde ne savcılıkta ne başka birinde böyle bir görüntü ve videoyu ne gördük ne duyduk. Böyle yeni, bizim bilmediğimiz ama başka birtakım şahısların, birtakım kurumların elinde olan, dosyada da bilinmeyen ve olmayan birtakım deliller olduğunu görüyoruz. Dosyadan ve soruşturmadan gizlendiğini görüyoruz. İnşallah bu görüntüler, bizim de elimize geçer veya savcılığa intikal ettirilir. 13,5 yıl sonra ilk defa böyle bir görüntünün olduğuna dair bir beyan duyduk. Bunu zaten kendisine de sorduk. Kendisi de bizim bunu bilmememize şaşırdı, bir de böyle bir garabet var. Helikopter firması yetkilisinin bildiği bir görüntülü kayıt var; o hem dosyada hem bizim bilgimizde yok" diyor.
İlginç değil mi?
Şimdi oturup Furkan Yazıcıoğlu “O’na gitti-buna gitti” eleştirisi yapmak yerine Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayatını kaybettiği bu davayı sonuca götürmek gerekir. Furkan Yazıcıoğlu kamuoyu oluşturma, davaya dikkat çekme adına bunu en iyi şekilde yapıyor.
Ne yapsaydı?
Birileri gibi merhum Yazıcıoğlu’nun siyasi mirasını kullanıp üzerinden mi yürüseydi? Sesini hiç çıkartmayıp yoluna mı baksaydı? Milletvekili olup köşeye çekilip babasının arkasına mı saklansaydı?
O babanın evladı olduğunu gerek duruşu gerek hayat felsefesi ile gösteren Furkan Yazıcıoğlu’nun bu çabasına hepimizin kulak vermesi sesine ses olması gerekmez mi?
Yazıcıoğlu ne istiyor? Babasının olayı aydınlığa çıksın. Aydınlığa çıkarsa karanlıkta kalan bütün noktalar ortadan kalkmış herkes rahatlamış olacak?
En çok da siyasi mirasını kullanıp kulağının arkasına yatanlara kızıyorum. Onları siz de biz de biliyoruz. İsimlerini yazmaya bile gerek görmüyorum.
Onları nasıl olsa tarih yazacak!